Blogs

Blogs

4 September, 2024
Gürkan Genç - 12 senedir dünyayı demir atı ile geziyor
Gürkan Genç, (15 Ocak 1979, Ankara) Türk bisikletçi ve gezgin. 12.500 kilometre olan Türkiye-Japonya turunu daha önce tamamlamış[1] ve 9 Eylül 2012 tarihinde yola çıktığı dünya turuna devam etmektedir.

Artvin'in Arhavi ilçesinden Ankara'ya göçen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Üniversiteye kadarki eğitimini Ankara'da tamamladı.[2] Sonrasında Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon-Sinema bölümünü bitirdi ve bir süre televizyon kurumlarında mesleğini sürdürdü. Bu sırada bisiklet sporuna merak salan Gürkan Genç ilk bisikletini 2009 yılının Şubat ayında sadece şehiriçinde kullanmak için aldı ve iş yerine bisikletiyle gitmeye başladı. Eylül ayında yaptığı ilk uzun mesafe Amasra-İstanbul turundan sonra çocukluk hayalini gerçekleştirmek üzere Türkiye(Samsun) -Japonya (Tokyo) turunu yapmaya karar verdi. Doğa için Pedalla adı altında 3 Nisan 2010'da Türkiye (Samsun)'den yola çıkan Gürkan Genç, 10 ülke, 950 şehir, kasaba ve köy gezdi, 12.500 kilometre pedal çevirdi ve 9 Mart 2011 tarihinde turunu tamamladı. Bu turda Gürkan Genç, Kuzey Asya’nın tamamını, Orta Asya Türk Devletlerini, İpek Yolu'nun tamamını, Türkmenistan'da Karakum Çölü'nü, Moğolistan'da Gobi Çölü'nü, Tacikistan'da en yüksek geçitlerden biri olan 4.650 metrelik Pamir ve toplamda 37.000 metrelik Walkhan Vadisi tırmanışını bisikletiyle tek başına geçmeyi başaran ilk Türk oldu. Turunu tamamladıktan sonra, 2011-2012 yıllarında 38 üniversite, 48 anaokulu, ilköğretim ve lise okulunda, 29 özel ve devlet kurumda sunum yaparak deneyimlerini 25.000 gençle paylaştı. 4 fotoğraf sergisi açtı. 2 kısa film hazırlayıp festivallere yolladı.

Gelecek için Pedalla projesi kapsamında 9 Eylül 2012 tarihinde 7 kıta, 84 ülke, 120.000 kilometreyi pedallamak, dünyanın en büyük 5 çölü, en yüksek 5 araç geçiş noktasından geçip Everest ana kamp alanı tırmanışını gerçekleştirmek üzere yola çıkan Genç yoluna devam etmektedir.[3]
0 Comment
Blogs

4 September, 2024
Bisiklet Neden Yetkili Bayilerden Alınmalı?
Bisiklet alırken, doğru satın alma noktasını seçmek önemlidir. Piyasada birçok seçenek olsa da, yetkili bayilerden alışveriş yapmanın pek çok avantajı vardır. Bu makalede, neden bisiklet alırken yetkili bayileri tercih etmeniz gerektiğini ve bu seçimin size neler kazandırabileceğini inceleyeceğiz.

1. Kalite Güvencesi: Yetkili bayiler, genellikle güvenilir markaların ürünlerini satan yerlerdir. Bu da size kaliteli bir bisiklet satın alacağınızı garanti eder. Kaliteli bir bisiklet, daha uzun ömürlü olacak ve daha az bakım gerektirecektir.

2. Garanti ve Servis Hizmetleri: Yetkili bayilerden satın aldığınız bisiklet genellikle garanti kapsamındadır. Herhangi bir sorun olduğunda, bayi size yardımcı olacak ve gerekli onarımları yapacaktır. Ayrıca, bakım ve servis hizmetlerinden de kolayca faydalanabilirsiniz.

3. Uzman Danışmanlık: Yetkili bayiler, genellikle bisiklet konusunda uzmanlaşmış personel çalıştırır. Bu da size doğru bisikleti seçerken profesyonel bir rehberlik sağlar. İhtiyaçlarınızı ve tercihlerinizi anlayarak, size en uygun bisikleti bulmanıza yardımcı olabilirler.

4. Çeşitlilik ve Seçenekler: Yetkili bayiler, genellikle çeşitli marka ve modelde bisikletleri bir arada bulundururlar. Bu da size daha geniş bir seçenek yelpazesi sunar. Böylece, ihtiyaçlarınıza en uygun bisikleti kolayca bulabilirsiniz.

5. Satış Sonrası Destek: Bir bisiklet satın aldığınızda, satış sonrası destek de önemlidir. Yetkili bayiler, satın aldığınız bisikletle ilgili herhangi bir sorun yaşamanız durumunda size yardımcı olacaklardır. Bu da size güven verir ve satın alma sürecini daha keyifli hale getirir.

Bisiklet alırken, doğru kararı vermek için yetkili bayileri tercih etmek önemlidir. Kalite, güvence, uzmanlık ve satış sonrası destek gibi faktörler düşünüldüğünde, yetkili bayilerden alışveriş yapmanın pek çok avantajı bulunmaktadır. Unutmayın, bisiklet alırken doğru satın alma noktasını seçmek, size uzun vadede büyük faydalar sağlayacaktır.
0 Comment
Blogs

4 September, 2024
E-GRAVEL 136 YAŞINDAKİ ATASININ İZİNDE
yclist Türkiye Dergisi için her ay yaptığımız “Carraro ile Türkiye’nin enleri ve renkleri” bölümünde hoş bir tura imza attık. “Dünyayı bisikletle dolaşan ilk insan” unvanına sahip Thomas Stevens’ın izini sürdük.
Maceracı İngiliz, 1884 yılının Nisan ayında Amerika’nın bir ucundan, San Francisco’dan yola çıkmış 1886’nın sonunda Japonya’ya ulaşmış. Yokohama’dan bindiği vapurla tekrar San Francisco’ya dönmüştü.

Stevens 1885 yazında Osmanlı topraklarına girmiş, Temmuz ayında tekeri İstanbul’a değmişti. (Teker deyince ölçü de verelim. Stevens ön tekeri kocaman, arka tekeri onun neredeyse ¼ ‘ü olan bir Penny-farthing bisikletle dünyayı dolaşmıştı. (Ordinary ya da Big Wheel de denen- ki bence Türkçe’ye “koca teker” olarak çevirebiliriz- bu nesnenin ön tekeri 50 inç, yaklaşık 130 cm idi.)

Temmuz boyunca İstanbul’da kalan adamımız, şehirden 10 Ağustos sabahı ayrılmış, vapurla İzmit’e geçmişti. Orada kendisine tercümanlık yapan bir Fransızın kendisinden 18 yıl evvel şehre getirdiği bir “Bone-shaker” yani “kemik-çalkalayan” türden bir bisiklet görmüştü.

**
Biz de Stevens’ın İzmit’ten Ankara’ya devam eden bir haftalık yolculuğunu rotasını takip ettik.

O, artık sadece meraklılarının bindiği bir antika bisiklet kullanırken, bizim altımızda teknolojinin son harikası bir elektrikli gravel bisikleti vardı.

Stevens yolları henüz tam yapılmamış, Anadolu coğrafyasında, üstelik ergonomisi sorunlu bir nesne kullanırken, biz ihtiyacımız olduğu anda devreye soktuğumuz %25’lik eğimleri düz yola haline getiren bir motor desteğine sahiptik.

İzmit’ten aynı onun yaptığı gibi Sapanca’ya geçtik. O hayran kalmıştı, biz o hayranlığı tazeledik. Bir ara kuruma tehlikesi atlatan bu harika göle saygılarımızı sunduk.

Ardından Geyve yönüne döndük. Stevens geçerken henüz bir köy olan, sonradan adı Kurtuluş Savaşı’nın önemli komutanlarından Ali Fuat Cebesoy’dan alan Alifuatpaşa’ya uğradık. Üstelik o günler tam da Türkiye’nin kaderini büyük ölçüde belirleyen Sakarya Savaşı’nın 100. yıl dönümüne denk geliyordu. Stevens Sakarya Vadisi’ni öve öve bitiremiyordu. Biz de aynı hislerle ayrıldık.

Geyve’den Taraklı’ya devam eden ve çok sağlam yokuşlar içeren yolları kat ettikten sonra Taraklı’ya ulaştık. Geleneksel mimarisiyle şirin bir yerleşim olan Taraklı’da bir gece kaldık. Oradan o zamanki adı “Torbalı” olan Göynük’e geçtik.

Dar bir vadiye kurulu bu güzeller güzeli kasabadan Uluhan devam ettik. O zamanki adı olan Köstebek olan Uluhan’a adını veren efsane hanı aradık. Han yoktu. Kurulu olduğu arsa artık bir futbol sahası olmuştu.

Uluhan’dan Nallıhan’a oradan da Çayırhan’a devam ettik. Stevens’ın bir gökkuşağına benzettiği rengarenk dağlar bizi de büyüledi. Çayırhan’daki kuş cennetinde kuş aradık ama göremedik.

Çayırhan’dan Beypazarı’na devam ettik. Stevens’ın anlattığı hanı aradık. 136 yıl evvel hana gelip ona saz, çalan türkü söyleyen Ankaralı aşıkların torunlarını gördük.

Beypazarı’ndan Ayaş’a, oradan bugünkü adı Sincan/ Yenikent olan bir zamanların İstanos’una uğradık. Oradan da kalenin eteklerindeki tarihi Ankara şehrine ulaştık.

136 yıl evvel, 18 Ağustos sabahı dönemin valisi Sırrı Paşa ve Belediye Başkanı Süleyman Efendi’nin yaklaşık üç bin kişiyle Ankara’dan uğurladıkları Thomas Stevens’ı biz de Cumhuriyet’in başkentinden uğurladık.

Onun ilk baskısı 1887’de yapılan Bisikletle Dünya Turu kitabından çizimleri, Samed Kunaç’ın çektiği fotoğraflarla harmanladık, Cyclist Türkiye’nin Ekim sayısında 14 sayfalık bir hikaye olarak okurlarla paylaştık.

Bana sorarsanız koleksiyonluk bir sayı oldu. Hazır, kitapçı raflarındayken kaçırmayın...



Yazı: Aydan Çelik

Fotoğraf: Samed Kunaç
0 Comment